
Prof. Dr. Hüseyin Uysal’ın anlatımı ile Kişilik Seviyelerinin üçüncü basamağı olan Nefsi Mülhime videosunu istifadenize sunuyoruz.
Üst Bilinç Düzeyi (Uyanması Yakın Olan Kişiler)
Orta bilinç düzeyinde bulunan kişiler, kendilerini bilenler ile sürekli iletişim hâlinde olmaları durumunda kısa sürede üst bilinç düzeyine yükselirler. Bu üst bilinç düzeyine ulaşan kişilerde “git-gel”ler azalmış, fakat arasıra da olsa eski bilinç düzeyine geri dönüşler yaşanabilmektedir.
Daha üst bilinç düzeylerinden esintiler aldıklarında kendilerini çok güzel duygular kaplayan ve içleri huzur dolan bu kişilerde, alt bilinç düzeylerinden esintiler geldiği zaman bu güzel duygular ve hisler kaybolmaktadır.
Bu kişiler, iyilik ve kötülükleri hassas bir şekilde ayırd edebilme ve içlerinden gelen nefsânî duygularının aşırılıklarına direnebilme gücüne kavuşurlar. Kendisine huzursuzluk veren her şeyden uzaklaşırlar. Artık alt ve orta bilinç düzeylerindeki insanlardan uzak durmaya, daha üst bilinç düzeyinde olan kişilerle birlikteliklerini en üst düzeyde yaşamaya gayret ederler.
Bu üst bilinç düzeyi, ilhâm (esinti) alan bilinç düzeyidir. Bu kişiler, almış oldukları değişik ilhâmlar nedeniyle, uykudan uyanmaya başlarlar.
Bunlar “Nur Boyutu”na doğru yönelirler ve daha üst boyutlardan birtakım esintileri alacak bir kıvâma ulaşırlar. Fakat bu esintilerin üst bilinç düzeylerinden mi yoksa alt bilinç düzeylerinden mi olduğunu anlamak kolay değildir. Bunu anlayabilmek için, “Kendini Bilen” veya “Nur boyutu”nda yaşayan bir kişinin rehberliğine gereksinim vardır.
Alt düzeylerden gelen esintiler kişileri alt düzeylere geri götürürken, üst düzeylerden gelen esintiler de kişileri daha üst bilinç düzeylerine çıkarır.
Bu bilinç düzeyinde olanlar, henüz istenilen düzeyde bir olgunluğa ulaşamadıkları için, bu hâlleri önceden yaşamış olan daha üst bilinç düzeylerindeki kişilerin yardımıyla “Nur Boyutu”na geçebilirler.
Bu kişiler, “Nur boyutu”na henüz geçemedikleri için bir takım tereddüdlerden, kuruntulardan, gönül darlıklarından, şüphelerden ve hırslardan kurtulamamışlar, bu nedenle gerçek anlamda huzur ve mutluluğa ulaşamamışlardır. Bu kişilerin gönülleri, geçim sıkıntısı ve gelecek kaygıları gibi çeşitli uzun emellerle huzursuz bir hâldedir. Bu bilinç düzeyindeki kişiler, bugünün rızkını elde ettikleri hâlde yarınki rızıkları için endişe duyarlar. Bu durumda olan kişiler, canlarının istedikleri şeyleri terk edip, istemedikleri şeyleri yapmak sûretiyle, kendilerini özgürleştirme hususunda kısmen başarılı olmuşlarsa da, güzel huylar ve güzel ahlâk henüz tam olarak yerleşmemiştir.
Ancak bu kişiler, ne zaman “Nur boyutu”na geçerek derin bir zevk ve lezzet hâline ulaşırlarsa, o zaman tüm varlıkların sırlarına vâkıf olurlar. Kendi iç dünyalarında çok güzel duygular ve hisler yaşamaya başlarlar, gönülleri mutmain olur ve tüm varlıkları hayranlıkla seyre dalarlar.
Allah’ın:
“Ud’û ilâ sebiyli rabbike bil hikmeti velmev’ızatil haseneh..”: (Rasûlüm!) Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır, (Nahl, 125) buyruğundan hisse almaya başlarlar, sözleri güzel ve hikmetli olur.
Çünkü onlar, artık güzel ilhâmlara (esintilere) mazhar olmuş kişilerdir. Bu şekilde yol alındıkça da “Nur boyutu”ndan esintiler almaya başlarlar. Hoşgörü, sabır ve tahammül güçleri artar; alçak gönüllülük, kanaat ve cömertlikte yüksek bir seviye kazanırlar.